Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle yıl sonu değerlendirme toplantısında bir araya geldi. Bakan Güler, Türkiye'nin bölgesinde huzur, güven ve istikrarın merkezi olarak gıpta ile takip edildiğini, kritik bölge ve coğrafyalarda getirdiği çözüm önerileri ile barış ve istikrara önemli katkılar sağladığına dikkat çekti. Bakan Güler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, tehditleri sınırlarına dayanmadan, kaynağında bertaraf etmeyi öngören dinamik ve proaktif savunma ve güvenlik stratejisi çerçevesinde, terörle mücadelesini sürdürdüğünü dile getirerek şöyle dedi:
"Bu kapsamda, 1 Ocak'tan bugüne kadar Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil; 2 bin 84 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Özellikle, son 4 ayda icra ettiğimiz Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik bir kısmında karadan ateş destek vasıtalarının da kullanıldığı etkili ve kapsamlı hava operasyonları ile toplam 1110 hedef imha edilmiş, 820 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Böylece teröristlere ağır bir darbe indirilerek kararlılığımız gösterilmiştir. Yine, kararlı operasyonlarımız neticesinde teslim olmalar artmış, yıl içerisinde 122 terörist teslim olmuştur. Bugün operasyon yapmayı dahi akıllarından geçiremeyen, sözde kale dedikleri mağaralardan kafalarını çıkaramayan ve sıkışıp kalan teröristler için tek çıkış yolu, Türk adaletine teslim olmaktır."
'TEK HEDEFİMİZ TERÖRİSTLER'
Bakan Güler, PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ'ın Suriye ve Irak'taki tüm unsurlarının, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da meşru hedefleri olduğunu söyleyerek, "Kim, nasıl destek verirse versin, ne şekilde eğitirse eğitsin tek hedefimizin teröristler olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bugün bazı müttefiklerimizce kullanılan; 'Benim işime yarayan, bana dokunmayan terörist yaşasın' anlayışı sakıncalı, tek taraflı ve tehlikelidir. Uzun yıllardır ülkemizin enerjisini ve kaynaklarını harcayan terörle; tek bir terörist kalmayıncaya kadar artan bir etki ve yoğun bir baskıyla mücadele etmekte azimliyiz, kararlıyız. Başta Şırnak ve Hakkari olmak üzere tarihi ve kültürel zenginlikleri olan şehirlerimizde terör, artık bir gündem olmaktan çıktı. Bölge terörden temizlendikçe, güvenlik ve huzur temin edildikçe, hükümetimiz tarafından yürütülen hizmet siyasetiyle ulaştırmadan sağlığa, eğitimden spora, tarımsal kalkınmadan hayvancılığa, çevre-şehircilikten turizm ve kültüre kadar her alanda büyük yatırımlar hayata geçirilmiştir. Şu anda da artan bir ivmeyle bölgeye yönelik yeni yatırımlar devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
'SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ'
Bakan Güler, Suriye'de hayatın normalleşmesine yönelik insani yardım ve altyapıyı destekleme faaliyetlerinin sürdüğünü belirterek, "Amacımız, Suriye'de 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde siyasi bir çözüme ulaşılmasıdır. Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Bölgede kalıcı barışın sağlanması amacımız doğrultusunda diyalog, temas ve koordinasyona yönelik çalışmalarımızı da sürdüreceğiz. Kapsayıcı bir 'Anayasa'nın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, sınır güvenliğimizin sağlanması sonrası biz de herkes gibi gereğini yapacağız. Ancak Suriye topraklarında varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuz nettir. Bunu herkes böyle bilmeli, anlamalı, kabullenmelidir" dedi.
Bakan Güler, hudutların Cumhuriyet tarihinin en yoğun, en etkin tedbirleri ve tesis edilen çok katmanlı emniyet sistemiyle korunduğunu belirterek, 1 Ocak'tan itibaren 199 bin 898 kişinin geçişinin engellendiğini; yakalanan 13 bin 156 düzensiz göçmen ile 410'u FETÖ olmak üzere 590 teröristin kolluk kuvvetlerine teslim edildiğini kaydetti.
'225 TON İNSANİ YARDIM MALZEMESİNİ GAZZE'YE ULAŞTIRDIK'
Bakan Güler, İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmaları yakından takip ettiklerini, uluslararası hukuk ihlal edilerek çoğunluğu bebek, çocuk ve kadınlardan oluşan binlerce masum sivilin katledilmesinin vahşet boyutuna ulaşan bir 'savaş suçu' ve daha da acısı bir 'insanlık suçu' olduğunu kaydetti. Bakan Güler, "Beklenti ve temennimiz; çatışmaların derhal sonlandırılarak gecikmeksizin kalıcı ateşkes ilan edilmesi, insani yardımların kesintisiz ve yeterli şekilde Gazze'ye ulaştırılması, iki devletli çözüm temelinde, adil ve kalıcı bir barışa yönelik sürecin de başlatılmasıdır. Filistin meselesi adil bir sonuca kavuşturulmadan bölgemizde kalıcı bir barışın mümkün olamayacağını da her fırsatta dile getiriyoruz. Gazze'ye yönelik yardımlarımız kapsamında Sağlık Bakanlığımız ve ilgili kurumlarla koordineli olarak bugüne kadar 13 uçak ile 225 tondan fazla insani yardım malzemesini bölgeye ulaştırdık. Çoğunluğu acil tedaviye ihtiyaç duyan hasta ve refakatçilerden oluşan toplam 317 Gazzeli kardeşimizi ise ülkemize getirdik" diye konuştu.
'YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLERİMİZ TARİHİ BİR DÖNEMDE'
Yunanistan ile ilişkilerin geliştirilmesinde tarihi bir dönemden geçtiklerine vurgu yapan Bakan Güler, "13 Kasım'da Ankara'da icra edilen Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı, Yunanistan ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek için güzel bir fırsat olmuştur. Bu vesileyle 2 yıldan fazla bir süredir ara verilen 'Heyetlerarası görüşmeler' tekrar başlatılarak görüşmelere önümüzdeki sene de devam edilmesine yönelik görüş birliğine varılmıştır. Ayrıca, güven artırıcı önlemlerin uygulanmasını kolaylaştırmak için bir İletişim Noktası Mekanizması kurma kararı da alınmıştır. Yine, 7 Aralık'ta 'Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi' toplantısının 5'incisi kapsamında Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde iki ülke adına önemli bir adım daha atılmıştır. Görüşmelerimizde ağırlıklı olarak Ege'de gerginliğin azaltılması, diyalog kanallarının açık tutularak sorunların iyi komşuluk ilişkileri ve müttefiklik ruhu çerçevesinde çözümü konuları ön plana çıkmıştır. İki ülke arasında imzalanan 'Atina Bildirgesi' çerçevesinde de iyi komşuluk ilişkileri, diyalog ve pozitif gündemle süreci devam ettirmeyi hedefliyoruz" dedi.
'11 OCAK'TA İSTANBUL'DA İMZA TÖRENİ PLANLIYORUZ'
Bakan Güler, tahıl krizinin aşılmasına büyük katkı sağlayan Karadeniz Tahıl Anlaşması'nın, yeniden aktif hale gelmesi için girişimlerinin sürdüğünü belirtti. Güler, Karadeniz'de barış ve istikrarın yeniden tesisinin, başta kıyıdaş devletler olmak üzere tüm dünya açısından önem arz ettiğini vurguladı. Bakan Güler, Karadeniz'deki mayın tehlikesine karşı Türkiye öncülüğünde başlatılan 'üçlü girişim' kapsamında Türkiye, Bulgaristan ve Romanya heyetlerinin yer aldığı Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu Toplantısı'nın 3’üncü turunu 22-23 Kasım'da gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, 11 Ocak 2024'te 3 ülkenin Savunma Bakanlarının katılımı ile İstanbul'da imza töreni yapılmasını planladıklarını kaydetti.
'İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ KARARINI TBMM VERECEKTİR'
Güler, İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin "Yapılan yasal değişiklikler tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bizim için önemli olan somut ve uygulamaya dönük adımlar atılarak taahhütlerin yerine getirilmesidir. Son dönemlerde Avrupa'da, Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'e yönelik sözde demokrasi ve ifade özgürlüğü adı altında küstah ve iğrenç saldırılar yapılmaktadır. Danimarka, geç de olsa bu durum karşısında kutsal kitaplara karşı 'uygunsuz bir şekilde muamele etmeyi' yasaklayan bir yasayı kabul etmiştir. Tüm insanlığın ortak değerlerine, hoşgörü ve barış içerisinde bir arada yaşama kültürüne katkı sağlayan her adım gibi bunu da olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Temennimiz; benzer eylemlerin yaşandığı, terörün farklı biçim ve tezahürlerinin bulunduğu diğer ülkelerin de gecikmeksizin benzer ve somut adımlar atmasıdır. İsveç'in NATO'ya katılım protokolü Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından imzalanarak TBMM'ye sevk edilmiştir. Üyelik ile ilgili son kararı TBMM verecektir" dedi.
'641 BİN 544 KİŞİ BEDELLİ ASKERLİKTEN YARARLANDI'
Güler, FETÖ ile mücadelenin de örgütle iltisaklı tek bir personel kalmayıncaya dek tavizsiz bir şekilde ve kararlılıkla devam ettiğini belirtti. Güler, Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsünde eğitim öğretimin tüm öğrenciler için (dost/müttefik ülkeler dahil) Türkçe olarak verildiğini; ancak, gelen yoğun talepler üzerine Türkçeye ilave olarak İngilizce olarak da ayrı bir seminer halinde verilmesi için çalışma başlatıldığını belirtti. Güler, asker alma faaliyetlerinin 2019 yılında yürürlüğe konulan Kanun çerçevesinde sürdürüldüğünü, söz konusu kanunun yürürlüğe girmesinden bugüne kadar 2 milyon 817 bin 600 kişinin askerlik yaptığını, 641 bin 544 kişinin de bedelli askerlik uygulamasından istifade ettiğini belirtti.
'ABD İLE TEKNİK TOPLANTILAR TAMAMLANDI'
F-16 tedariki ve modernizasyonu ile Eurofigter tedarikindeki son durumu da paylaşan Güler, "ABD'den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 adet modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. ABD ile teknik toplantılar tamamlandı. Ancak bir an evvel olumlu ve somut adımlar atılarak sürecin başlatılmasını beklediğimizi de muhataplarımıza iletiyoruz. Bu konuyla ilgili dün Sayın Cumhurbaşkanımız, ABD Başkanı Biden ile bir telefon görüşmesi yaptılar. Başkan Biden da 'Bunu en kısa ürede kongreye iletme hazırlıklarını yaptım' diyerek ifade etmiş. Tedarik sürecinde en önemli husus müttefiklerin birbirine yaptırım uygulamamasıdır. Müttefiklerin, Türkiye'nin küresel ve bölgesel fonksiyonunu iyi anlaması, ona göre bu gibi tahdit uygulamalarından derhal vazgeçmesi gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Güçlü Türkiye’nin, güçlü Türk Silahlı Kuvvetlerinin; güçlü NATO ve güçlü ittifak demek olduğunu hatta güçlü terörle mücadele olduğunu vurguluyoruz. Temenni ediyorum ki önümüzde süreçte somut gelişmeler olacaktır" dedi.
'EUROFIGTER İYİ BİR ALTERNATİF'
Güler, F-16 tedarik ve modernizasyonu süreci devam ederken, Eurofigter'ları da iyi bir alternatif olarak gördüklerini söyleyerek, "İlk aşamada 20 daha sonra da 20 olmak üzere en üst versiyon 40 uçak alma planımız vardır. İngiltere'nin bu konudaki desteği ve yaklaşımı diğer müttefiklere örnek olması açısından önemlidir. İspanya da benzer desteği bize vermektedir. Almanya'nın itirazları konusunda; müttefiklik ruhu esaslarında, ortak güvenlik perspektifine uygun seçenek ve kararların alınması doğru bir yaklaşım olacaktır. Tüm bunların ötesinde asıl hedefimiz, muharip eğitim uçağımız Hürjet ve 5'inci nesil milli muharip uçağımız Kaan’dır. Kaan'ın; ilk uçuşunun 27 Aralık'ta gerçekleştirilmesi, yerli motorun 2028'de hazır olması ve en geç 2032'de de envantere alınması planlanmaktadır. Dolayısıyla önceliğimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hayata geçirilen milli teknoloji hamlesi doğrultusunda; teknolojisiyle, tecrübesiyle, mühendislik altyapısı ve proje yönetim sistematiği ile dünyada büyük yankı uyandıran ve gıpta ile takip edilen savunma sanayimizi daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmaktır" diye konuştu.
'PROJE TEKNİK BİLGİLERİNİN PAYLAŞILMASI ZAFİYETE NEDEN OLABİLİR'
Bakan Güler, Türkiye'nin artık ürettiği, tasarladığı ve ihraç ettiği yerli ve milli savunma sanayi ürünleri ve bu alanda sahip olduğu imkan ve kabiliyetleriyle dünyada adından her geçen gün daha fazla söz ettirdiğini belirterek, "Milli yetenek, değer ve gururlarımız övgüyle karşılanıp takdir edilirken diğer yandan yürütülen çalışmaların ve proje teknik bilgilerinin kamuoyuyla kontrolsüz bir şekilde paylaşılması; sahip olunan yeteneklerin bilinmesine, ürünlerin işlevselliğini önlemeye yönelik karşı tedbir alınmasına, yeteneklerin zafiyete uğraması ve bilgi üstünlüğünün kaybedilmesine neden olabilmektedir. Bu konuda; üretici, kullanıcı, basın kısacası tüm taraflar her anlamda büyük hassasiyet göstermeli ve duyarlılık sergilemelidir" dedi.